Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yazarlık hakkında

Kimi arkadaşlar yazarlık hakkında bir şeyler soruyorlar bana. Yau abi, yazar olmak için önce birşeyi sevmelisiniz. Ona önem vermelisiniz ve onun için yazmalısınız. İnsan sevdiği için yazar. Yazmayı sevdiği için değil. Dünyanın en anlamsız işlerinden biri yazmaktır. Taki sevdiğin biri/bişe oluncaya kadar. "İlk mağara duvarlarına resim çizenler dahi sevdikleri birilerini etkilemek için çiziyorlardı kanısındayım. Yoksa; "Lan şunları çizelim de bizden bilmem kaç bin yıl sonra 'ooo bak mağarada yaşamışlar adamlar. Bi de ne çizimler yapmışlar" diye söylenilsin için değil. Bu arada hemen belirteyim yazmak için cinsiyet önemli değildir (Erkekler da ha iyi yazıyor diyorlar da onun için not düşeyim dedim. Notun notu: Ama valla ben de hep erkekleri iyi yazar olarak gördüm ne yalan söyleyeyim.) önemli olan eğitim. Hemen salak salak eğitim diyince aklınıza okul mektep gelmesin; öyle sanmayın! Biriktirdiğiniz her şey...    Bu arada şunu da söylemeden geçmeyeyim; mağaradaki
Mesele ne biliyor musun; Allah, Kur'an'da kendi zatından haber verirken, "O" zamirini veya "Biz" zamirini kullanır. İnsanlar, peygamberler, ondan bahsetttiklerinde; Rab, Rahman, Hakk, Allah gib isimleriyle cümleler kurarlar. Demem o ki; kullar ondan ancak isimlerini, sıfatlarını kullanarak haber verebilirler. Haber verdikleri zatın kendisi olup olmadığını ise ancak; o isim ve sıfatların, zatı işaret eden "O" veya "biz" zamirine ne kadar uygun anlamlandırdıklarıyla ilgilidir. Şimdi bu iptidadan hareketle Tur dağında ağaca tecelli etmiş olan zat-ı ilahiyenin Musa'ya "Ben Allah'ım" diye seslenişi; bir canlıdan yani ağaçtan seslenen tanrının diğer canlılara tecelli ettiği zamanda bu sıfatlar konuştuğunu işaret eder. Yani El'Hakk, ancak kullarının ağzıyla tarif edildiğinde yahut kullarına tecelli ettiğinde Allah veya Rab veya diğer esma-i hüsnayla seslenir, tarif edilir.  Öyleyse Hallac ve benzeri sufi meşreblerin ilah