Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cumartesi yayınlanan kararnameler ve benim planlarım

  Hafta sonu tatiline potilik bir gündemle günaydın dedik. Gece vakti yayınlanan Cumhurbaşkanlığı genelgeleriyle Merkez Bankası Başkanı   Naci Ağbal’ ın görevinden alındığını yerine  Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’ lunun atandığını öğrendik. Bu aslında bir dönemdir Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin ve para politikalarının içine girmiş olduğu sarmalın bir sonucu. Çareler aranıyor ama şu anda sanırım pek işler istendiği gibi gitmiyor.  Ekonomik krizin Türkiye’de giderek ağırlığını hissettirdiği günleri yaşıyoruz. Naci Ağbal’ın göreve henüz çok yeni gelmiş olması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun yıllardır çeşitli kademelerde görev verdiği bir isim olması sebebiyle, bu beklenmedik ani görevden alma piyasada şok etkisi yarattı gibi duruyor.  Henüz Naci Ağbal’ görevden alınmasıyla ilgili bir açıklama yok. Ancak bunun yeni yönetimin sıkı para politikaları noktasındaki şahin duruşu nedeni ile olabileceğini düşünülüyor. Piyasaların bu değişikliğe yönelik verdiği ilk tepkilere baktığımızda yabancı a

Gerçek her saat, her dakika her saniye, her an değişiyor olsa bile

Muhammed Peygamberin, miraç olarak anlatılan hadisesi, inananlar için pek çok manevi anlamı çağrıştırıyor. Ya da miraç hadisesine inanmayanlar içinse sümerde kalma bir mitos ya da Zerdüşt'ün tanrıyla buluşma hikayesinin bir başka araplaştrılmış versiyonu. Bütün bunlar aslında burada insan hakkında konuşmaktan daha ziyade vakanın tarihsel gerçekliği üzere konuşmak olur ki. Gerçeklik üzerine konuşmak ise bizi bambaşka mitoslara götürür. Miraç ve benzeri hikayelerin en anlamlı yönü sarınım insanın kendi varlığıyla kendi anlam dünyasıyla yüzleşmesi. İnsan neden kendisiyle yüzleşmelidir. Sorunun cevabı yaptıklarının ne kadarının kendisine inandırıcı geldiği ya da yaptığı şeyleri yapmaya değip değmediğini farketmesiyle ilgili. Mesala; Muhammed Peygamber miraca çıktığında tanrıyla yüzleşmesi olayı bir ilk olarak anlatılır. Oysa o zamana kadar kendisinin iddiasına göre pek çok vahiy aldığı biliniyor. Oysa yüzleşme olayı ilk miraçta. Yani tanrıyla konuşmak. Ne yaptığına kendisinin de fark

İnancınla gelme bana

 Bazen, sağda solda şöyle bir cümle görüyorum. "İnandığın gibi yaşa" bu cümle gibi ahlaksız pekçok cümle var hayatımızda. Bu cümleler yani propagandalar insanı, yaşamı, hayatı bir mit etrafında dondurmaya, sanki yaşam, hayatta, değişim, dönüşüm yokmuş gibi insan zihninin, fikrinin değişim ve dönüşümünü engellemeye yönelik cümleler. Oysa yaşam dediğimiz şey; bizim milyon tecrübemizle, yaşadığımız maruz kaldığımız sorunlarla şekillenir. İnsan inancına göre değil tecrübelerine göre yaşayan bir canlıdır ki zaten bundan başka yapılabileceği bir şey de yok.  Mesela çay içerken besmeleyle başlarsınız ama yudum alırken olduğu gibi üzerinize dökülürse küfrederdiniz, söylenirsiniz. Öyle olmalıdır çünkü canınız yanmıştır. O nedenle ne yaparsınız bir dahaki sefere daha dikkatli davranırsınız. Demek ki inancınız besmele derken tecrübe sizi küfretmeye sürükler. Bu kötü bir şey değil yaşamın harika çelişkileridir. Çelişkiler bizi geliştirir yoksa bize öğretilmiş ezberler, propagandalar bir

Mal Mülk mevzuna bir giriş...

Mülk mevzusunda özelden soran arkadaşıma cevabım... Bazen bazı arkadaşlara cümlelerim yeterli gelmiyor. Uzun uzun magazin yapalım o zaman. Şimdi... Mülk, varlık anlamındadır. Yani insanın kullandığı bütün nesneler mülk kapsamındadır. İnsan bu nesnelerin ne kadarını  nasıl kullanırsa ve kullanım tekrar edilerek sahiplik yani o nesneyi haps ederek kendi kısıtlamasına, kendi tasarrufuna geçirmesine de mal mülküm der. Daha somutlaştıralım; insan önce gider tarlayı eker, sonra bi daha eker, sonra ektiği yeri hayvanlar ve diğer canlılar gelip kullanmasın, işgal etmesin diye etrafını çevirir "Aha burası benim arazım, malım" der. Yani bi şeye mal demek için; nesne, o nesneye verilmiş emek ve zaman gerekir. İnsan bunları yaptımı bu benim malım der.  Tabi sonra kavgalar başlar. zart zurt güçlü güçsüzü, kalabalık, azlığı yenmeye, ezmeye başladığında zayıf olan bakar ki bu güçlüyle baş edemeyecek "hak hukuk, adalet" kavramını ortaya atar.  Güçlü der ki tamam yapalım, bir hak hu