Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Konumuzla ilgisi yok ama bi Türkü dinleyelim

  Malumunuz, modern dünyada devletlerin sosyo-ekonomik imkanlarından en iyi şekilde faydalanan vatandaş %17 oranında. Türkiye Nüfusu 80 Milyon olduğu kabul edersek devletin sağladığı bu imkanlardan en iyi şekilde faydalanan vadandaşımızın miktarı 13,6 milyonu buluyor. Yani biz bütün sistemi ayakta tutan insan kaynağımızı 13 ile 14 milyon insanımızdan sağlıyoruz. Dünyada en yüksek oran Norveç'de %18. Bu şu demek nitelikli insan kaynağımızın dayandığı bu oran; psikolojik, fizyolojik, sosyolojik, ekonomik değişimlerle sisteme katkıda bulunma imkanları değişmektedir. 14 milyon insanın yaklaşık olarak bunların %0,8'i anne baba ayrılığı, ölümü ile ağır travmalar yaşayarak atıl olmaktalar. %1,2 ise sağlık, fizikse ekonomik sorunlar vs vs v. gibi nedenlerle atıl hale gelmekte. Alttan sisteme vatandaş aktarımı istenen düzeyde değil. Çünkü istihdam oranları ve yapısal sorunlar aşağıdan yutarıya doğru sınıf geçişlerini zorlaştırmakta. Yapısal sorunlardan dolayı bu görünmeyen bir kast si

Hayat mı böyle bişe işte...

Daha önceki zamanlarda anlatmıştım bir yerde; İnsan kendisine güç veren her ilkel davranışı bir şekilde ritüellere dönüştürme, estetize etme çaba ve gayreti içinde. Örneğin karın doyurmak... Yemek, insanı besleyen, güçlendiren bir davranış. Her canlı gibi yiyerek güçleniyor, semiriyor. Bu ilkel, kaba davranışı diğer canlılarda da gördüğü için onlardan ayrışmak için; süslenmiş tabaklar, kaşıklar, masa örtülüleri geliştirmiş zamanla. Dualar, niyazlar... Oysa dediğim gibi tamamen bütün canlılara özgü hayvani bir davranış bu. Ama insan bunu kabullenemiyor. Ya da varlığını güçlendiren, iktidar sağlayan her şeyi soyutlayarak, anlamlar yükleyerek yüceltme çabasında... Siyaset ve politika da böyle aslında; toplumların geliştirdiği bir araç. Hem de sanıldığından çok kaba bir yapıya sahip. Siyaset ve felsefe teorisyenleri politikayı çok ilkel bir araç olarak görür. Oysa artık günümüzde politika bütün yaşam alanlarını, yaşam biçimlerini domine etmiş durumda. Tabi bunu sermaye dediğimiz ikinci ilk

Aşı etkinliği nedir?

  Aşı etkinliği nedir? Aşı etkinliği, bir klinik araştırmada aşı olan bir grup insanda bir hastalıktaki azalma yüzdesidir. Aşının etkinliğinden farklıdır ve aşının klinik deneyler dışında toplumdaki kişilere verildiğinde ne kadar iyi çalıştığını ölçer. Tüm yeni aşılar, ne kadar iyi çalıştıklarını test etmek için klinik denemelere tabi tutulur. Bir aşı adayının geliştiricileri, klinik araştırma çalışma protokollerinde genellikle denemelerinin ana hedeflerini belirler. Bu hedeflere birincil uç noktalar denir. Şu anda geliştirilmekte olan birçok deneysel COVID-19 aşısı için birincil son noktalar, yeni semptomatik COVID-19 vakalarını önlemeye odaklanmaktadır. Bilim adamları, bir aşı adayının ne kadar iyi çalıştığını, plasebo alan grup ile deneysel aşıyı alan grup arasındaki yeni hastalık vakalarındaki farka bakarak hesaplayabilirler. Okumaya devam et: Alaycı düşmanlık kardiyovasküler hastalığa yol açabilir Buna aşı etkinliği denir. Örneğin Pfizer / BioNTech, COVID-19 aşısı için% 95'lik