Ana içeriğe atla

Hikayecilerin, Romancıların, mekanı

Hikayecilerin, Romancıların, mekanda yükseliş ve iniş (tırmanma ve inme) ifade eden cümleleri çok sık kullanmaları; onların hangi sosyal sınıfa ait olduklarını veya nasıl bir psikolojiye sahip oldukları hakkında bilgiler verir. Örneğin; orta halli bir memur çocuğu olan yazarımızın yolculuklarda kullandığı şehirlerarası otobüse -binme inmesi ile- sıklıkla uçağa -binen inen-, ekonomisi iyi bir aliden gelen yazarımızın olay örgülerinde kullanmaları gibi. Yahut, romanlarında müstakil bahçeli bir evin merdivenlerinden iniş çıkışı resmeden yazarımızla apartman dairesinin merdivenlerini resmeden yazarımız arasında ekonomik gelir farkı görmemizi sağlar. Ben en çok cinsellikle ilgili beceriksiz ifadelere gülerim. Romancılığımızın bittiği, olmadığı yer orasıdır. Ya olabildiğince abartıyla pornografi bir anlatıma yahut mahcup rahip edasıyla hep örtme isteği. Oysa Mevlana; mesnevide, rubailerde ortalığı yıkar edebi olarak. Oradan ilham alan bir romancımız dahi yoktur biliyor musunuz. Yeni yetmelerde sadece Recep ivedik seviyesinde çukurdalar...
Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim; İngiliz fantastik romancılığının incilden beslendiği o harika sahneleri, yüzyıllardır Kur'an okuyan bir yazarımızda bulamayız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pis Bir roman yazmak: Üçücü bölüm Ana karakterden sonraki ölü

Hep pis bir roman yazmak istedim. Ne kadardır düşünüyorum tam olarak bilmiyorum ama bayağı bir zaman geçti üzerinden. İğrenç bir şeyin romanını yazmak, içimdeki pisliği çıkarıp atmak için bir araç sanki. Hepimizin içinde bir pislik var. İğrençlik, kokuşmuşluk. Aldığım notlardan birinde; umum tuvaletin alafranga taşının kenarlarına sıçramış sidik ve dışkı artıklarının biriktiği yerin tam ortasına bırakılmış bok yığının bir psikopat tarafından, ağzından salyalar akarak onu yalamasını anlatan ve o boku yiyinci de süper kahraman olduğunu hayal ettiren bir gerilim ve macera romanı yazmaya dair metinler vardı. Fakat bu pis bir roman olmayacaktı vazgeçtim. Ya da bir hastahane müdürünün morgda ölülerin tırnaklarını kesip onlarla koleksiyon yaptığını... Aslında bu harika bir fikirdi. Şimdiye kadar hiç bir hikaye ve romanda böyle bir karaktere rastlamadım. Fakat bir hastane müdürünün bu kadar psikopat olmasının ve bunun bir roman olarak bestseller olması halinde yakalayacağım şöhretin ardından;...

ABD, Ortadoğu'yu kaosa mı sürüklüyor? Ya Türkiye!

Bir memeli türü olarak "insan" ve İblis abimiz

Bir memeli türü olarak "insan" isimlendirmesiyle tanımlanan canlının bu ismi kazanmasının en önemli nedeni birbirine yardım eden canlı olması nedeniyledir. Her ne kadar insanı unutkan olarak tanımlayan ve bununla geliştirdiği ideoloji (Kelam) 'ye geçerlilik kazandırmaya çalışan, klasik katoliklerin tersine insan ünsiyetten gelerek yardımlaşan, dayanışan anlamına gelir / gelmelidir. 'Gelmelidir' diyoruz çünkü insan en nihayetinde sosyal bir varlıktır yani cemaatler veya daha geniş topluluklar olarak yaşarlar. Eğer unutan anlamına geldiğini düşünerek hareket edersek, unutmanın fiili olarak bir karşılığı olmalıdır ki insanın birbirini unutan bir varlık olmadığı yani insanı unutan bir varlık tanımlayamayız. Unutmak isan için temel bir kavram olarak kullanılamaz, unutmakla tanımlanamaz. Bu kurgulanmış ideoloji (Kelam)'nin kullandığı bununla "hidayetçi" bir din anlatısı ve anlayışının oluşmasını sağlamak amaçlıdır. "hidayet" kelami (ideolojik) b...