Ana içeriğe atla

Okulların durumu muhabbeti...

Bütün bir eğitim sistemi gençlerimizi harcamak, yok etmek üzerine kurulu. 12 yıllık eğitimin ardından gençler ne mesleki, ne akademik ne de toplumsal değerler dediğimiz yeterlilikle mezun olabiliyorlar. Pek çok meslek okulu öğrencisi mezun oldukları bölümleri iş yaşamlarında kullanmayı düşünmüyor. Akademik liseleri bitiren öğrenciler rehberlik yöntemleri ile yanlış okullara yönlendiriliyor. Hiç biri istediği mesleği önceden ne deneyimleme ne de araştırabilme imkanına sahip. Bu rehberlik servisleri veriyorlar çocuklara gazı. Şu mesleği kazanırsanız şöyle para kazanırsınız, yok şu bölüm çok önemli vs. gibi. Tabi bir de ailelerin çocuklarına verdikleri gaz var... 
Hepsi çok para kazanacaklarına inandıkları alanlara yönelmeye çalışıyor. Sürdürecekleri veya sürdürebilecekleri mesleklere değil. Özellikle meslek lisesi öğrencileri mezuniyet sonrası kendi mesleklerini geliştirebilecekleri bölümlere; ön lisans eğitime alınıp daha sonra 4 yıllı tamamlama yöntemiyle nitelikli mühendis insanlar haline getirilebilir. Meslek lisesini okuyup diplomasını alan bir öğrenci eğer kendi alanıyla ilgili çalışmayı düşünmüyorsa yıllarca verdiği emek boşa gitmekte. tekrardan iş hayatını, yeni meslekleri öğrenmek gibi yöntemlerle insan kaynağımız heder edilmekte... Oysa bizim nitelikli orta sınıf, meslek sahibi, yetişmiş insana ihtiyacımız var. Türkiyenin gelişen, özgürlük ve refah toplumu olmasını istiyorsak bir defa bu orta sınıfın mesleğinde iyi eğtim almış insanlardan oluşmasını sağlamalıyız. (2014 eğitim meseleleri muhabbetler)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pis Bir roman yazmak: Üçücü bölüm Ana karakterden sonraki ölü

Hep pis bir roman yazmak istedim. Ne kadardır düşünüyorum tam olarak bilmiyorum ama bayağı bir zaman geçti üzerinden. İğrenç bir şeyin romanını yazmak, içimdeki pisliği çıkarıp atmak için bir araç sanki. Hepimizin içinde bir pislik var. İğrençlik, kokuşmuşluk. Aldığım notlardan birinde; umum tuvaletin alafranga taşının kenarlarına sıçramış sidik ve dışkı artıklarının biriktiği yerin tam ortasına bırakılmış bok yığının bir psikopat tarafından, ağzından salyalar akarak onu yalamasını anlatan ve o boku yiyinci de süper kahraman olduğunu hayal ettiren bir gerilim ve macera romanı yazmaya dair metinler vardı. Fakat bu pis bir roman olmayacaktı vazgeçtim. Ya da bir hastahane müdürünün morgda ölülerin tırnaklarını kesip onlarla koleksiyon yaptığını... Aslında bu harika bir fikirdi. Şimdiye kadar hiç bir hikaye ve romanda böyle bir karaktere rastlamadım. Fakat bir hastane müdürünün bu kadar psikopat olmasının ve bunun bir roman olarak bestseller olması halinde yakalayacağım şöhretin ardından;...

ABD, Ortadoğu'yu kaosa mı sürüklüyor? Ya Türkiye!

Bir memeli türü olarak "insan" ve İblis abimiz

Bir memeli türü olarak "insan" isimlendirmesiyle tanımlanan canlının bu ismi kazanmasının en önemli nedeni birbirine yardım eden canlı olması nedeniyledir. Her ne kadar insanı unutkan olarak tanımlayan ve bununla geliştirdiği ideoloji (Kelam) 'ye geçerlilik kazandırmaya çalışan, klasik katoliklerin tersine insan ünsiyetten gelerek yardımlaşan, dayanışan anlamına gelir / gelmelidir. 'Gelmelidir' diyoruz çünkü insan en nihayetinde sosyal bir varlıktır yani cemaatler veya daha geniş topluluklar olarak yaşarlar. Eğer unutan anlamına geldiğini düşünerek hareket edersek, unutmanın fiili olarak bir karşılığı olmalıdır ki insanın birbirini unutan bir varlık olmadığı yani insanı unutan bir varlık tanımlayamayız. Unutmak isan için temel bir kavram olarak kullanılamaz, unutmakla tanımlanamaz. Bu kurgulanmış ideoloji (Kelam)'nin kullandığı bununla "hidayetçi" bir din anlatısı ve anlayışının oluşmasını sağlamak amaçlıdır. "hidayet" kelami (ideolojik) b...