Ana içeriğe atla

Cehennem acı cektiğimiz yer değildir

 Hallacı Mansur abimizden; "Cehennem acı cektiğimiz yer değildir, acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir." diyor...

Hallac abimiz, bu cümleyi kurmuş mu bilmiyorum. Ama kurmuşsa güzel kurmuş. O değil başkası kurup ona izafe etmişse güven sorunu ve mitolojik karakterlerin arkasına sığınarak fikrini kabul ettirme yoluna gitmiş. Karakter gelişimi, öz güven sorunu olan bu tipler ne yazık ki ortadoğu coğrafyasında çok fazladır. Kendi tecrübe ve kanaatlerinin değersiz olduğuna mektepde, üniversitede inandırılan bir insan topluluğunun ulaşacağı tek sonuç ise "bu kim ki böyle konuşuyor susturun, öldürün, linç edin." Kültürünün egemenliğidir. Bunu en başta besleyen karakterlerse bu coğrafyanın okumuş, ben akademisyen oldum, doktor oldum, şu oldum bu oldum diyen statüden, kurumsal ideolojik sistemden beslenmenin arkasına sığınan çapsızlar topluluğudur. En çok şikayet edenler onlardır. Çünkü bu sistemden beslendikçe azmaktadırlar. Her ne kadar akıcılığı, bilimi zartu zurtu savunduklarını söyleseler de unutmayın! Ülkeyi yöneten insan kaynağı bu çapsızların yetiştirdiği insanlardır. Sen kimsin ki yetiştirdiğin insan da adam olsun. Yamyam, ajitasyonlu sahtekar....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pis Bir roman yazmak: Üçücü bölüm Ana karakterden sonraki ölü

Hep pis bir roman yazmak istedim. Ne kadardır düşünüyorum tam olarak bilmiyorum ama bayağı bir zaman geçti üzerinden. İğrenç bir şeyin romanını yazmak, içimdeki pisliği çıkarıp atmak için bir araç sanki. Hepimizin içinde bir pislik var. İğrençlik, kokuşmuşluk. Aldığım notlardan birinde; umum tuvaletin alafranga taşının kenarlarına sıçramış sidik ve dışkı artıklarının biriktiği yerin tam ortasına bırakılmış bok yığının bir psikopat tarafından, ağzından salyalar akarak onu yalamasını anlatan ve o boku yiyinci de süper kahraman olduğunu hayal ettiren bir gerilim ve macera romanı yazmaya dair metinler vardı. Fakat bu pis bir roman olmayacaktı vazgeçtim. Ya da bir hastahane müdürünün morgda ölülerin tırnaklarını kesip onlarla koleksiyon yaptığını... Aslında bu harika bir fikirdi. Şimdiye kadar hiç bir hikaye ve romanda böyle bir karaktere rastlamadım. Fakat bir hastane müdürünün bu kadar psikopat olmasının ve bunun bir roman olarak bestseller olması halinde yakalayacağım şöhretin ardından;...

ABD, Ortadoğu'yu kaosa mı sürüklüyor? Ya Türkiye!

Bir memeli türü olarak "insan" ve İblis abimiz

Bir memeli türü olarak "insan" isimlendirmesiyle tanımlanan canlının bu ismi kazanmasının en önemli nedeni birbirine yardım eden canlı olması nedeniyledir. Her ne kadar insanı unutkan olarak tanımlayan ve bununla geliştirdiği ideoloji (Kelam) 'ye geçerlilik kazandırmaya çalışan, klasik katoliklerin tersine insan ünsiyetten gelerek yardımlaşan, dayanışan anlamına gelir / gelmelidir. 'Gelmelidir' diyoruz çünkü insan en nihayetinde sosyal bir varlıktır yani cemaatler veya daha geniş topluluklar olarak yaşarlar. Eğer unutan anlamına geldiğini düşünerek hareket edersek, unutmanın fiili olarak bir karşılığı olmalıdır ki insanın birbirini unutan bir varlık olmadığı yani insanı unutan bir varlık tanımlayamayız. Unutmak isan için temel bir kavram olarak kullanılamaz, unutmakla tanımlanamaz. Bu kurgulanmış ideoloji (Kelam)'nin kullandığı bununla "hidayetçi" bir din anlatısı ve anlayışının oluşmasını sağlamak amaçlıdır. "hidayet" kelami (ideolojik) b...