Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Cehenneme ulaşım kesin ama cennet bizde zor

Biliyorsunuz ben çevremdeki herkesi cennete götürmekle değil ama cehenneme götürme vaadiyle davet ediyorum. Cennette o kadar çok iyi var ki; ben dahil pek çok insana kontenjan kaldığını sanmıyorum. Ne de olsa cennetin de bir kontenjanı olmalı değil mi. Cennete gitmenin kuralları... Cehenneme gitmenin bir kuralı yok. Sadece cennet kurallarını yerine getirmemeniz... Cennet kuralları ise tarikat, cemaat, mezhep ve itikadi yapılara göre değişkenlik gösterdiğinden o konuda size gerçek, doğru bilgiler veremiyorum. Cennete gidebilme imkanı sağlayan cemaatler, tarikatlar, Kur'an müslümanlığı gibi bilimum hareketleri içermektedir. Dediğim gibi ben size cehennemi vaad ediyorum. Çünkü cenneti nasıl vaad edeceğimi bilemiyorum. Cehenneme ise çok fazla gayret göstermeden gidebilirsiniz. Tek yapacağınız şey tarikat, cemaat, çeşitli inanç grupları ve çeşitli dini yorumlardan uzak durmanız ve kişisel itikadi yönelimlerinizi belirlemeniz. Bunu yapabilir misiniz? Eğer yapamazsanız kesin bu c

İslamda insan hakları

Mektep'de din dersi, kitabın başlığı "İslamda insan hakları" ve kitabın yazarları döktürmüşler; islamda şöyle insan hakları var böyle hakları var diye...  Öğrencilerime dedim ki "Elinize bir kalem alın..."  Aldılar.. -O başlığı kalın çizgilerle karalayarak silin... Sildiler -Şimdi üzerine; "İslamda insan hakları diye bir konu yok, geri zekalı yazar" yazın dedim. Tabi gülüşmeler başladı. Bir yandan da bir kaçı itiraz ediyor "Hocam islamda insan hakları olmaz mı?" vs...  -Tamam o  zaman şöyle yapalım, insan hakları beyannamesini tekrar hızlıca okuyalım sonra da bana o maddelerden birini islamda öğretildiğini gösterin... dedim. Biraz tatışmadan sonra gösteremediler... -- -Peki Hristiyanlıkta var mı? diye sordum...  -Hayır... dediler... Vesair dinlerde? Hayır.... Budizm vs.. Hayır. -Demek ki hiç bir dinde insan hakları yok... Peki neden böyle düşündünüz mü? dedim.. İsterseniz ben size anlatayım.  İnsan hakları modern yani çok yeni bir kavram.

İslam toplumunun savaşlarla yıkılan anlam dünyasının peşinde / Söyleşi

Mehmet Çelik, Murat Kapkıner'i anlatıyor

Yazarlık hakkında

Kimi arkadaşlar yazarlık hakkında bir şeyler soruyorlar bana. Yau abi, yazar olmak için önce birşeyi sevmelisiniz. Ona önem vermelisiniz ve onun için yazmalısınız. İnsan sevdiği için yazar. Yazmayı sevdiği için değil. Dünyanın en anlamsız işlerinden biri yazmaktır. Taki sevdiğin biri/bişe oluncaya kadar. "İlk mağara duvarlarına resim çizenler dahi sevdikleri birilerini etkilemek için çiziyorlardı kanısındayım. Yoksa; "Lan şunları çizelim de bizden bilmem kaç bin yıl sonra 'ooo bak mağarada yaşamışlar adamlar. Bi de ne çizimler yapmışlar" diye söylenilsin için değil. Bu arada hemen belirteyim yazmak için cinsiyet önemli değildir (Erkekler da ha iyi yazıyor diyorlar da onun için not düşeyim dedim. Notun notu: Ama valla ben de hep erkekleri iyi yazar olarak gördüm ne yalan söyleyeyim.) önemli olan eğitim. Hemen salak salak eğitim diyince aklınıza okul mektep gelmesin; öyle sanmayın! Biriktirdiğiniz her şey...    Bu arada şunu da söylemeden geçmeyeyim; mağaradaki
Mesele ne biliyor musun; Allah, Kur'an'da kendi zatından haber verirken, "O" zamirini veya "Biz" zamirini kullanır. İnsanlar, peygamberler, ondan bahsetttiklerinde; Rab, Rahman, Hakk, Allah gib isimleriyle cümleler kurarlar. Demem o ki; kullar ondan ancak isimlerini, sıfatlarını kullanarak haber verebilirler. Haber verdikleri zatın kendisi olup olmadığını ise ancak; o isim ve sıfatların, zatı işaret eden "O" veya "biz" zamirine ne kadar uygun anlamlandırdıklarıyla ilgilidir. Şimdi bu iptidadan hareketle Tur dağında ağaca tecelli etmiş olan zat-ı ilahiyenin Musa'ya "Ben Allah'ım" diye seslenişi; bir canlıdan yani ağaçtan seslenen tanrının diğer canlılara tecelli ettiği zamanda bu sıfatlar konuştuğunu işaret eder. Yani El'Hakk, ancak kullarının ağzıyla tarif edildiğinde yahut kullarına tecelli ettiğinde Allah veya Rab veya diğer esma-i hüsnayla seslenir, tarif edilir.  Öyleyse Hallac ve benzeri sufi meşreblerin ilah