Otobüsün arka tarafında elindeki kitabı okuyan kadının eteğinden aşağı sarkan çanta kemerinin tokası, sağında oturan adamın dizine çarparken yarattığı rahatsızlığı ve kadının buna aldırış etmemeksizin kitabı okumaya devam edişini seyrediyor; kadınların her gün kadınlıklarını kullanarak erkekleri böyle nasıl ezdiklerini düşünüyordu...
-Eminim bunu ben yapsam bu adam, kesin iki yumruk sallamıştı bana
-Ne anlamadım?
-Adam diyorum... bunu ben yapsaydım kesin kavgayı çıkarmıştı
-Hangi adam
-Arkada sağda yan yana oturan kadınla adama bak..
-Ee ne olmuş onlara
-Kadınlar, her zaman böyle... Kadın olmanın verdiği o dokunulmazlık duygusu, ben yaparım ama erkekler sesini çıkaramaz tavrı... Bizim iş yerindeki kızların tamamı böyle. Mağazada müşteriye kimi zaman bir trip atıyorlar; müşterileri geç patron dahi sesini çıkarmıyor...
-Ben anlamadım mevzuyu ama (?) Evet ya! Neden Tevfik abi, bu kazların triplerine en ufak ses çıkarmıyor? Geçen yemek yiyoruz arka tarafta, Senem denen kız "Bu ne biçim yemek kardeşim. Ben böyle yemek için mi bu kadar müşterinin, bu mağazanın kahrını çekiyorum" dedi. Lan kız, tezgahta satılan ürünleri poşetlere yerleştiriyor. Kimsenin umrunda dahi değil. Müşteriler onu farketmiyorlardır bile...
-Eee öyle... Kızın zoruna giden o: "fark edilmemek". Yemekteki bütün tafrası da o... Kadını farkedeceksin eğer farketmezsen bittin...
-Bitti-
İslam sufi ve düşünürü rahmetli İbn Arabi abimizin Tedbiratı İlahiye adlı eseri, Aristonun; siyaset, devlet mevzusunu ele aldığı Politika olarak isimlendiren; devleti tartışma mevzu yaptığı kitaptan mülhem, insanı merkeze ele alarak neşrettiği kitabıdır. Yani Aristo denen zat, insanın kendi amacına, iyisine, mutluluğa ancak toplum ve devlet düzeni içinde erişebilir teorisini geliştirirken, rahmetli İbn Arabi, dünyevi mutluluğun insanın kemalata uluşmasında arar. Bu bize her iki medeniyetin varlığı, insanı nasıl ele aldığını gösteren bir özellik arz eder. Şöyle ki; Batı toplum ve varlığını, mutluluğunu kollektif bir oluşumla bireyselleştirirken bizde bireyin mutluluğu kendini gerçekleştirme, insani kemalata uluşmakta çoğullaştırır. Yani Batı için çoğunluğun yansıması olan birey varken bizde insanın meydana getirdiği topluluk vardır. Batının bütün kalabalıkları hepsi birbirine benzeyen bireylerken ki; yaşam, siyaset, ideoloji, hayattan beklenti, üretin, tüketim alışkanlıları gibi hep
Yorumlar
Yorum Gönder