Hayat nedir, yaşamak nedir, bir olaya odaklanmak nedir. Çoğumuz bir işi yapmak, bir yere gitmek, bir şeyi öğrenmek için o nesneye odaklanırız. Pazara gidip elma alacaksak ve pazardan elma alıp gelmişsek işimizi halletmiş ve yaşamımızı, hayatımızı sürdürmüş oluruz. Yani hayat akıp giden bir nesne biz de özneyizdir.
Oysa biz pazara giderken, yanımızdan geçen bastonlu nine, annesinin elinden tutmuş bebek, ayağı kayıp tam düşecekken yanından geçen adama tutunan kadın, tezgâhında karnı acıkıp yemek yiyen pazarcı, pazarlık yapan müşteri, rüzgarla havalanan pazar çadırları yahut yağmurda ıslanan tezgahlar, yere düşmüş sebze meyveler. Arada peynir, zeytin, bal satan tezgâhlar, elektirik süpürgesine torba arayan kız çocuğu, parasını düşüren öğretmen, ezan okuyan müezzin, yerde yuvarlanan poşetler,... Bütün bunlar biz pazara elma almaya gittiğimizde yaşanmış şeyledir ama biz sadece elma aldığımızı söyleriz sorulsa; neden pazara gittin diye.
Bütün diğerleri sadece detaydır sorulan soruya cevap vermek için.
Peki pazara neden gittin ve ne gördün diye sorulsa? Yahut pazarda ne görmedin? diye sorulsa. En zor zorudur pazarda ne görmedin sorusu? Pazarda ne görmediğin sorusunun cevabı senin ne bildiğini neler bildiğini gösterir.
Sahi insan hayatta ne görmez.Neyi yaşamaz anlatılan, yaşanan bunca şeye rağmen...
Yorumlar
Yorum Gönder