Sosyal medyada arkadaşlarımın çoğu İslamcı veya muhafazakâr milliyetçi olduğu için dünden beri Sezai Karakoç'la ilgili paylaşımları görüyorum. Karakoç'un vefat yıl dönümü olduğu için. Bir kuşak için Sezai Karakoç demek anti-emperyalist ve Ümmetçi bir anlayış demekti. Özelikle Karakoç abi, Anadolu ve İslâm merkezli bir düşünüş sahibi olarak tasavvuf ve hususen Yunus Emre'yi merkeze alan mistik ve siyasal yönelime sahipti. Her ne kadar günümüz de Yunus sanki sadece bir dervişmiş gibi bir imaj çizilse de Moğol saldırılarından sonra dağılan Anadolu'nun birliğinin inşasında ki en önemli isimdir. (Yau aklıma geldi keşke bunu yazsam. Siyasi bir figür olarak Yunus diye) Yani en nihayetinde Sezai abiyi analiz edersek ona göre Anadolu dağılmıştır ve onu bir araya getirmek gerekiyordu. Ümmetin geleceği için bir prototibi olarak Anadolu birleşmelidir ki diğer İslâm coğrafyasında birleşme olsun. Her ne kadar post-modern dönemde içi boşalmış ve kendi gerçekliğini yitirmiş bir İslam
hayati esen tarafından yayınlanan yazılar