Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Böyle bişeler işte....

  1-Evrende var oluşumuz fiziksel bir döngünün yansıması olarak "crazier complicat" bir durumun sonucudur. Bu nedenle bir anlama ihtiyaç duyarız. 2-Fizik bir anlam bulma çabası olmadığı için teorik olarak matematiğe ihtiyaç duyar. Anlam matematikle üretilir. 2+2=4 fiziksel bir şey değildir. Matematiksel bir ön kabul ediştir ki bu anlamın kendisidir. 3-"Varsayım" bir anlam arama çabasıdır oysa fizik bir varsayım değil sonucun kendisidir. Sonuç bir anlam değildir. Sonuca getiren şeyleri -ki buna varsayım denir- konuşmak anlam denen şeyi ortaya çıkarır. Varsayımın kendisi zaten matematiktir. "crazier complicat" kavram olarak en uygun uydurulabilir geldi bana....

90'lı yıllarda bizlere aynı şimdiki gibi manipülasyonlar yapılıyordu

90'lı yıllarda bizlere aynı şimdiki gibi manipülasyonlar yapılıyordu. İşte devlet mafya, devlet hırsız devlet kafir vs diye.. Hepimiz böylece propaganda haberlerle manipüle olmuştuk. Devlete ne inancımız ne güvenimiz vardı. Benim öyle arkadaşlarım vardı ki bu devletin inanılmaz şekilde düşmanıydı (onlara sonra ne olduğunu yazacağım). Öyle bir şekilde devletten uzaklaştırıldık ki bir görev almayı, bir memur olmayı dahi düşünmedik. Neyse işte bizi öyle zehirlediler. Aynı şimdi ki bugünlerde (iki üç yıldır) yaşayan genç nesle yaptıkları gibi. Ben lise ve üni.deki gençlere bakıyorum devlet düşmanı olmuş çıkmışlar. Kurumlara, devlete güvenmiyorlar vs. Sabah akşam maruz kaldıkları propagandanın sonucu bu. Bu gençler aslında bunun kendilerini sistemden elemine etme yöntemi olduğunu asıl amacın sistemi elinde tutmak isteyen, yahut ele geçirmek isteyen çevrelerin kendi çocuklarının işine yaradığını anlamıyorlar. Daha somutlaştırayım: Bi gün MEB'in bir toplantısına gittim. Orada işte b

Yahudi Efsanesi...

  Modern dönemde Yahudilerin çok zeki çok yetenekli, çok bilgili, mucid bilmem ne diye uydurulmuş bir efsane vardır. Oysa bilim adamı, felsefeci Yahudilerin çoğu 18. yüzyıldan 20'nci yüzyıl başlarına kadar Almanya'nın imkanlarını en iyi kullanan topluluk olmalarından kaynaklanır. Çünkü Alman İmparatorluğu Almanları çiftçi tarımcı olarak bırakırken ticaret ve bürokrasiyi Yahudi devşirmelere bırakır. Aynı Osmanlının Ermenilere yaptığı gibi. Yani Ermeniler de malum Osmanlı da böyledir. O nedenle bizde de Ermeni sanatçı, bilim adamı çoktur. Ermeniler de bizde övünürler o nedenle... Bizim Müslüman ahali ve Türkler toprakla debelenirken. Onlar en iyi okullarda okumuşlardır. Bu İmparatorlukların politik refleksidir. Almanlar'da aynını Yahudilere yapmıştır. Yani Yahudiler en iyi imkanlara kavuşmuştur. En iyi eğitimi ve ekonomik imkanı bulunca adamlar Almanyanın imkanlarından faydalanarak dönemin bilimsel çalışmaların katkıda bulunurlar. Ve 19-20'nci yüzyılda bilimsel çalışmala

Yahudiler...

 Y ahudiler, yani ibraniler, Aramilerle yaşadıklarında dillerini koruya bilmişlerdir. Aramiler de Yahudiler, Araplar gibi bir Sami milletidir. Mesela İsa Aramidir, İbrani değildir. İsa İbranileri inançlarını düzeltme iddiasındadır ve onları yanlışlar. Sonra Araplardan Muhammed Peygamber çıkar yine İbranileri (yahudileri) yalanlar, inançlarını hedef alır. Yahudiler bütün kırallarını tanrının halifesi olarak görürler. Yani kral tanrının ağzıdır. Ama kraldır. Süleyman, Davud, Musa vs... O nedenle kötülük yaparsa yani hak yerlerse, zulmederlerse yahudiliğin kanunlarına aykırı davranırlarsa baş kaldırırlar. onları öldürürler. İsa gelir ve der ki "Bu yahudiler, Tanrının seçip kral yaptıklarını öldürdüler. Oysa Krallar yani Resuller ne yaparsa günahsızdır." Muhammed Peygamber de Yahudileri yalanlar. Yani İsa gibi konuşur. Adamları krallarını öldürdükleri için katil ilan eder. Oysa tarih, yaşanılan olaylar, onların yani yahudilerin kendi tarihi, öldükleri kendi krallarıdır. Bir mi

Sahi insan hayatta ne görmez

Hayat nedir, yaşamak nedir, bir olaya odaklanmak nedir. Çoğumuz bir işi yapmak, bir yere gitmek, bir şeyi öğrenmek için o nesneye odaklanırız. Pazara gidip elma alacaksak ve pazardan elma alıp gelmişsek işimizi halletmiş ve yaşamımızı, hayatımızı sürdürmüş oluruz. Yani hayat akıp giden bir nesne biz de özneyizdir.  Oysa biz pazara giderken, yanımızdan geçen bastonlu nine, annesinin elinden tutmuş bebek, ayağı kayıp tam düşecekken yanından geçen adama tutunan kadın, tezgâhında karnı acıkıp yemek yiyen pazarcı, pazarlık yapan müşteri, rüzgarla havalanan pazar çadırları yahut yağmurda ıslanan tezgahlar, yere düşmüş sebze meyveler. Arada peynir, zeytin, bal satan tezgâhlar, elektirik süpürgesine torba arayan kız çocuğu, parasını düşüren öğretmen, ezan okuyan müezzin, yerde yuvarlanan poşetler,...  Bütün bunlar biz pazara elma almaya gittiğimizde yaşanmış şeyledir ama biz sadece elma aldığımızı söyleriz sorulsa; neden pazara gittin diye.   Bütün diğerleri sadece detaydır sorulan soruya ceva

Kendi Kendime Felsefe Yapmalar: Düşünce

  Evrende yer kaplamayan her şey soyut olarak tanımlanır ve evren iki temel şeyden oluşur. Biri   boşluk   diğeri ise o boşlukta yer kaplayan nesneler. Boşluk; nesnenin görünür olma imkanını sağlayan, fiziksel olarak hesaplanamayan (fiziksel olarak mutlak bir boşluktan söz edilemez) ama matematiksel olarak teoride hesaplanabilir alandır. Evrende en büyük alanlar boşluklardan oluşur.  Böylece boşluk nesnenin (maddenin yoğunlaşarak) görünür/vücut olmasını, sağlar. Amacımız elbette gök bilim alanında bir şeyler yazmak değil, sadece bir şeyin ortaya çıkması yani vücut bulması için boşluğun olması gerektiğini hatırlatmaktır.   “Boşluk olması gerekir.”   önermemiz bir zorunluluk ifade etmiyor ama şu ana kadar fizik biliminin gereği olarak kabul edilmiştir. Belki de bir gün nesnenin var olması için boşluğun gerekmediği sonucuna da varılabilir. Cumartesi yayınlanan kararnameler ve benim planlarım Elbette ilk bakıldığında bu yazdıklarımızın düşünceyle ne ilgisi var gibi bir soru sormak gayet ma

Muhalefetten bir iktidar çıkar mı?

  AKP iktidara geldiği zaman arkasında yaklaşık olarak 40 yılın birikmiş bir siyasal entelektüel birkim vardı. Ve bu birikim siyasal olarak politik çekişme ve kavgalarla da kirlenmemişti. Daha çok mevcut cunta yapılanmasına karyı bir svil kimliği temsil ediyordu. AKP iktidarıyla birlikte hemen hemen hepsi sırayla iktidar elti oldular sonra sırayla elekten aşağı doğru elendiler. Siyasal, politik kavgalarda radika olarak taraf oldular, Darbe teşebbüslerini meşrulaştırma ardından darbe ile işbirliğine gidenler dahi oldu. Türkiye "kirletilmiş" kirlenen politik, ve düşünsel çöplük oldu. İyi parti veya diğerleri popülist siyasetin, siyasetçilerin çöplüğü durumunda. Oysa Türkiye'nin bir iktidara ihtiyacı var. Hem bölgesel hem de ulusal sorunlar, artarak büyüyen ekonomik sorunlar, pandemi, gelecekle ilgili hem Türkiye'de hem dünyada artan kaygılar... Bütün bunları yönete bilecek bir iktidra ihtiyaç olduğu kesin? Peki Muhalefetten bir bu manada bir iktidar çıkar mı?