Akşam olur, hatta belki gece olur. Ortalık sabaha doğru aydınlanır... Ben uykumdan uyanırım. Ya da belki uyanmam beş gün uyurum. Keşke.
İnsan keşke demeye başladığında hep mutsuzmuş gibi kabul edilse de her zaman bu böyle midir sorusunu sormak gerekir. "Keşke" evet, bir özlemi çağrıştırır kaçırılmış olanı, beklentilerin gerçekleşmeyişini vs. ama bazen mutluluğu da hatırlatır; "Keşke hep çocuk kalsaydık" çocuksu mutluluğu hatırlatır hatta belki şimdiki mutluluğun da ifadesidir; mutluluk, eskiden kalan mutluluğu davet eder, hatırlatır...
İnsan doğanın parçası olamayacak kadar akıllı bir canlı. Doğada yok edebilme gücüne sahip olan tek varlık. Bilimsel çalışmalarla geliştirdiği teknoloji, yaşadığı şu gezegeni yok edebilecek düzeyde. Hatta birgün bütün evreni dahi yok edebilecek teknolojiye sahip olabilir ve sanırım olacakta. Yok edebilme gücü tanrısal bir güç. Her ne kadar sanki Tanrı hep var edebilir/yaratan olarak ezberletilse de insanlara oysa tanrı aynı zamanda yok edebildiği için de tanrıdır.
İnsanı yok etme eylemi inanılmaz derecede mutlu eder. Kendisini güçlü, hükümdar olarak görmesini sağlar. İbrahim hikayesinde olduğu gibi Nemrut öldürüp yok etmekle sonra var etmekle tehdit eder. Firavun hikayesinde de öyledir. Yok etme gücüne sahip olandan korkulur çekinilir. Devletler birbirini yok emekle tehdit eder. Yok etmek tanrısal bir güçtür.
Bu arada bloğumun adanı "bir çay ver de içek" yaptım. Arada sırada buradan yazarım. Bazen Mustafa Kara'nın sitesinden http://www.sosyalaktivite.com/ yayınlarım. Öyle işte...
Yorumlar
Yorum Gönder