Ana içeriğe atla

Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" yolculuğu ve çağrısı


Görebildiğim kadarıyla siyasal uçlarda dolaşan veya o uçların ciddi etkisinde kalanlar; Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Helalleşme yolculuğuna çıkıyorum" cümlelerini ya çok sert tepkiyle ya da mesafeli bir tutumla politik söylem olarak görüyor ve mesafeli davranıyorlar. Oysa siyasetin söylemsel gücü yapısal sorunların çözümünden önce gelir. Yani siyaset asıl olarak bir söylev sanatıdır. Siyasetçinin en büyük başarısı söylevin gücünü doğru bir metodoloji ile yönetmesidir. Zamanla siyaset teorisi içerisinde bu söylevler derinlik kazanır ve felsefi, hukuki, bürokratik yönelim ve düzenlemelere neden olur. Siyasilerin her olumlu yorum ve yaklaşımları hem uzun hem de kısa vadede toplumun kazanması anlamına gelir.

İdeolojik ve siyasal gerilimin kazanan tarafları ise daha çok yüksek siyasal elitler, sermaye ve ekonomi çevreleri, kara para ve militarist çevrelerdir. Bunu müteaddit olarak belirtiyorum. Türkiye bir gerilim ağına giriyorsa bunu destekleyen örgütlenmiş yapılardır. Örgütlenmek için sermaye ve ideoloji gerekir. Normal vatandaşın hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürmesinin yolu politik söylevin parçalayıcı değil birleştirici unsurlarını kullanmaktadır. Zira normal vatandaş güçlüyse siyaset güçlüdür ve yapılabilir şartlara sahiptir.

Evet CHP ve Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" söylevi gayet yerinde ve sağlıklıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pis Bir roman yazmak: Üçücü bölüm Ana karakterden sonraki ölü

Hep pis bir roman yazmak istedim. Ne kadardır düşünüyorum tam olarak bilmiyorum ama bayağı bir zaman geçti üzerinden. İğrenç bir şeyin romanını yazmak, içimdeki pisliği çıkarıp atmak için bir araç sanki. Hepimizin içinde bir pislik var. İğrençlik, kokuşmuşluk. Aldığım notlardan birinde; umum tuvaletin alafranga taşının kenarlarına sıçramış sidik ve dışkı artıklarının biriktiği yerin tam ortasına bırakılmış bok yığının bir psikopat tarafından, ağzından salyalar akarak onu yalamasını anlatan ve o boku yiyinci de süper kahraman olduğunu hayal ettiren bir gerilim ve macera romanı yazmaya dair metinler vardı. Fakat bu pis bir roman olmayacaktı vazgeçtim. Ya da bir hastahane müdürünün morgda ölülerin tırnaklarını kesip onlarla koleksiyon yaptığını... Aslında bu harika bir fikirdi. Şimdiye kadar hiç bir hikaye ve romanda böyle bir karaktere rastlamadım. Fakat bir hastane müdürünün bu kadar psikopat olmasının ve bunun bir roman olarak bestseller olması halinde yakalayacağım şöhretin ardından;...

ABD, Ortadoğu'yu kaosa mı sürüklüyor? Ya Türkiye!

Bir memeli türü olarak "insan" ve İblis abimiz

Bir memeli türü olarak "insan" isimlendirmesiyle tanımlanan canlının bu ismi kazanmasının en önemli nedeni birbirine yardım eden canlı olması nedeniyledir. Her ne kadar insanı unutkan olarak tanımlayan ve bununla geliştirdiği ideoloji (Kelam) 'ye geçerlilik kazandırmaya çalışan, klasik katoliklerin tersine insan ünsiyetten gelerek yardımlaşan, dayanışan anlamına gelir / gelmelidir. 'Gelmelidir' diyoruz çünkü insan en nihayetinde sosyal bir varlıktır yani cemaatler veya daha geniş topluluklar olarak yaşarlar. Eğer unutan anlamına geldiğini düşünerek hareket edersek, unutmanın fiili olarak bir karşılığı olmalıdır ki insanın birbirini unutan bir varlık olmadığı yani insanı unutan bir varlık tanımlayamayız. Unutmak isan için temel bir kavram olarak kullanılamaz, unutmakla tanımlanamaz. Bu kurgulanmış ideoloji (Kelam)'nin kullandığı bununla "hidayetçi" bir din anlatısı ve anlayışının oluşmasını sağlamak amaçlıdır. "hidayet" kelami (ideolojik) b...