Ana içeriğe atla

Yığınlara meşhur olmak başka bir şey, yığınları yönetmek başka birşey

 Sanayi toplumu eğitimine maruz kalmış, piyasa ekonomisiyle yetişmiş insanımızın en büyük hastalığı meşhur olmak, tanınmak, kitlelere mal olmak. Hele de şu kendisine düşünür, edebiyatçı zart zurt yaftasını vuranlar. oysa efendim insanlığın günümüzde en meşhur olan filozofları bütün metedolojik paradigmayı yazıp çızen adamları vakti zamanında ya 500 yahut en fazla bin kişi ya tınıyor ya tanımıyordu. Aristoyu veya Tales'i kaç kişi tanıyor olabiliyor o vakitler. Bütün bu isimlerin şöhret bulması aslında rönesans hatta sanayi tipi eğitimin yaygınlaşması üzerinedir. Basın yayın enformasyon işlerinin artmasıyladır.

He ama bu adamları tanıyan elit bir çevre vardı. Yani günümüzde bilinen büyük felsefe, düşünür, edebiyatçı dediğimiz insanları belli bir çevre bilir tanırdı. Bunlar siyaseti, politikayı, ekonomiyi, askeriyeyi vs vs yöneten insanlardı. Bunların bu insanların fikirlerini, düşüncelerini bilmesi önmeliydi. Günümüzde pazarda çalışan, tekstil atölyesinde işçi, nüfus müdürlüğünde memur dahi bunları bildiğin, okuduğunda bir şey olacağını sanıyor. Günümüzde her bööyyük filozof, edebiyatçı denen zevzekler kitlelere mal olmaya çalışıyor. Evet para kazanmak, şöhret olmak, egonu tatmin etmek de güzel bir şey. Amma velakin insanlığın gidişatını değiştirenler bunlar değil. Üç beş mütefekkir ve üç beş siyasal yetenekli insan. Halen çevremde yığınlara kendini tanıtmak isteyen insanları görüyorum. Ne ilginç... Sevgili aptal! Yığınlara meşhur olmak başka bir şey, yığınları yönetmek, onlara akıl, fikir, ilim bilgi vermek başka birşey....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anlatsana bir kasiyerin başından geçen hikayeleri yiyorsa!

Hep anlatacağım bir masalım vardır. Bir sekilde masallar hikayeler uydurabilirim, hiç durmadan. Siz bilmezsiniz ama ben masallar dinleyerek büyümüş bir çocuktum. İnsanın mahalle mektebinden mezun bir büyükannesi olunca, okuduğu Osmanlıca hikayelerinden inanılmaz kahramanlar kalır aklınızda. Sanmayın bunlar cenk masalları… Hayır, bunlar basbayağı Ali Baba ve Kırk Haramiler gibi Acem, Arap masalları. Mesala Dede Korkut’tan Tepegöz hikayesini, ben ilk kez büyükannemden dinledim.  O, Latin alfabesi bilmediği içinse mektebe gitmiş; okuma- yazmayı öğrenmiş. Biz torunlarına kitap getirir yahut bir yerlerden eline geçmiş kağıt, takvim yaprakları okuturdu. Demek istediğim o masallar güzeldi…   Ben ilk hikayemi ilkokul üçüncü sınıfta yazdım. En son hikayemi ise geçenlerde bir kağıt üzerine iliştirdim ama şu anda kağıdı bulamıyorum. Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim, hikaye yazmakta pek iyi olduğum söylenemez. Kurgu sorunlarım var. Sonra karakterlerin birbirinden faklı dünyalarını aktarm

Pis Bir roman yazmak: Üçücü bölüm Ana karakterden sonraki ölü

Hep pis bir roman yazmak istedim. Ne kadardır düşünüyorum tam olarak bilmiyorum ama bayağı bir zaman geçti üzerinden. İğrenç bir şeyin romanını yazmak, içimdeki pisliği çıkarıp atmak için bir araç sanki. Hepimizin içinde bir pislik var. İğrençlik, kokuşmuşluk. Aldığım notlardan birinde; umum tuvaletin alafranga taşının kenarlarına sıçramış sidik ve dışkı artıklarının biriktiği yerin tam ortasına bırakılmış bok yığının bir psikopat tarafından, ağzından salyalar akarak onu yalamasını anlatan ve o boku yiyinci de süper kahraman olduğunu hayal ettiren bir gerilim ve macera romanı yazmaya dair metinler vardı. Fakat bu pis bir roman olmayacaktı vazgeçtim. Ya da bir hastahane müdürünün morgda ölülerin tırnaklarını kesip onlarla koleksiyon yaptığını... Aslında bu harika bir fikirdi. Şimdiye kadar hiç bir hikaye ve romanda böyle bir karaktere rastlamadım. Fakat bir hastane müdürünün bu kadar psikopat olmasının ve bunun bir roman olarak bestseller olması halinde yakalayacağım şöhretin ardından;

Aşı etkinliği nedir?

  Aşı etkinliği nedir? Aşı etkinliği, bir klinik araştırmada aşı olan bir grup insanda bir hastalıktaki azalma yüzdesidir. Aşının etkinliğinden farklıdır ve aşının klinik deneyler dışında toplumdaki kişilere verildiğinde ne kadar iyi çalıştığını ölçer. Tüm yeni aşılar, ne kadar iyi çalıştıklarını test etmek için klinik denemelere tabi tutulur. Bir aşı adayının geliştiricileri, klinik araştırma çalışma protokollerinde genellikle denemelerinin ana hedeflerini belirler. Bu hedeflere birincil uç noktalar denir. Şu anda geliştirilmekte olan birçok deneysel COVID-19 aşısı için birincil son noktalar, yeni semptomatik COVID-19 vakalarını önlemeye odaklanmaktadır. Bilim adamları, bir aşı adayının ne kadar iyi çalıştığını, plasebo alan grup ile deneysel aşıyı alan grup arasındaki yeni hastalık vakalarındaki farka bakarak hesaplayabilirler. Okumaya devam et: Alaycı düşmanlık kardiyovasküler hastalığa yol açabilir Buna aşı etkinliği denir. Örneğin Pfizer / BioNTech, COVID-19 aşısı için% 95'lik