Ana içeriğe atla

Hayat sadece insana mı mahsus ki ona anlam katalım

Yaşamak mı yoksa hayata bir şeyler katmak mı önemli. Her birimize ezberden öğretlen şey insanın hayata birşey katması gerektiği. Düşünelim insan hayata ne katabilir.  İnsanın hayata katabileceği ne gibi yetenekleri vardır. Tamam... İnsan da hayatın bir parçası olarak onu tamamlayan özelliği ile hayata bir anlam katmaktadır ama eğer insan olmasa hayat varlığını sürdüremez mi? Oysa biz biliyoruz ki hayat insan olmadan önce de vardı.  Eğer insandan önce de hayat vardıysa gayet yerinde bir anlam zenginliğine de sahipti. Belki de insan hayata zenginlik katmaktan daha ziyade hayatın kendisine kattığı zenginlikleri arayıp bulmanın peşine olmalı.

Zaten insanın öğrenme çabası da hayatın içinde var olan akışı ve o akışın etkisiyle ortaya çıkan "şeyleri" anlama çabası değil midir.  İnsan öğrendikçe anlama ulaşıyor. Öğrenmenin yolu ise sanırım hayatın içinde ar olan anlamı bulma çabası.
Bırakılım da hayat bize anlam katsın. Milyon yıldır süren bu hayat karşısında bilemediniz 100 yıllık hayatımızla nasıl anlam katabiliriz. bütün insanlığın kattığı anlam dünyasını yükleseniz hayatın bir kenarında kalmalı değil midir...
Hayat sadece insana mahsus değildir ki onu eğip büküp anlamlar katalım...

Mustafa Sağyaşar'dan güzel bir yorum dinleyelim de rahatlayalım o zaman...

Her mevsim İçimden Gelir Geçersin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pis Bir roman yazmak: Üçücü bölüm Ana karakterden sonraki ölü

Hep pis bir roman yazmak istedim. Ne kadardır düşünüyorum tam olarak bilmiyorum ama bayağı bir zaman geçti üzerinden. İğrenç bir şeyin romanını yazmak, içimdeki pisliği çıkarıp atmak için bir araç sanki. Hepimizin içinde bir pislik var. İğrençlik, kokuşmuşluk. Aldığım notlardan birinde; umum tuvaletin alafranga taşının kenarlarına sıçramış sidik ve dışkı artıklarının biriktiği yerin tam ortasına bırakılmış bok yığının bir psikopat tarafından, ağzından salyalar akarak onu yalamasını anlatan ve o boku yiyinci de süper kahraman olduğunu hayal ettiren bir gerilim ve macera romanı yazmaya dair metinler vardı. Fakat bu pis bir roman olmayacaktı vazgeçtim. Ya da bir hastahane müdürünün morgda ölülerin tırnaklarını kesip onlarla koleksiyon yaptığını... Aslında bu harika bir fikirdi. Şimdiye kadar hiç bir hikaye ve romanda böyle bir karaktere rastlamadım. Fakat bir hastane müdürünün bu kadar psikopat olmasının ve bunun bir roman olarak bestseller olması halinde yakalayacağım şöhretin ardından;...

ABD, Ortadoğu'yu kaosa mı sürüklüyor? Ya Türkiye!

Bir memeli türü olarak "insan" ve İblis abimiz

Bir memeli türü olarak "insan" isimlendirmesiyle tanımlanan canlının bu ismi kazanmasının en önemli nedeni birbirine yardım eden canlı olması nedeniyledir. Her ne kadar insanı unutkan olarak tanımlayan ve bununla geliştirdiği ideoloji (Kelam) 'ye geçerlilik kazandırmaya çalışan, klasik katoliklerin tersine insan ünsiyetten gelerek yardımlaşan, dayanışan anlamına gelir / gelmelidir. 'Gelmelidir' diyoruz çünkü insan en nihayetinde sosyal bir varlıktır yani cemaatler veya daha geniş topluluklar olarak yaşarlar. Eğer unutan anlamına geldiğini düşünerek hareket edersek, unutmanın fiili olarak bir karşılığı olmalıdır ki insanın birbirini unutan bir varlık olmadığı yani insanı unutan bir varlık tanımlayamayız. Unutmak isan için temel bir kavram olarak kullanılamaz, unutmakla tanımlanamaz. Bu kurgulanmış ideoloji (Kelam)'nin kullandığı bununla "hidayetçi" bir din anlatısı ve anlayışının oluşmasını sağlamak amaçlıdır. "hidayet" kelami (ideolojik) b...